Genellikle 55 yaş üzeri kişilerde yüksek tansiyon, obezite ve sigara içiminin de etkisiyle böbreklerde iyi veya kötü huylu tümörler meydana gelebilir. Böbreklerde iyi huylu kist oluşumu çoğunlukla tedavi dahi gerektirmeyen basit kitleler olarak yorumlanırken kötü huylu tümörler acilen tedavi gerektirir. Böbreklerde hızla yayılma özelliği gösteren kötü huylu tümörlerin varlığı böbrek kanseri olarak adlandırılır.
İdrarda kan görülmesi, yüksek ateş, yorgunluk hissi ve karında kitle belirginleşmesi gibi böbrek kanseri belirtileri ciddiye alınmalı ve zaman kaybetmeden uzman doktorlara başvurulmalıdır. Tedavisinde geç kalınması halinde komşu organlara yayılabilen bu hastalık ne kadar erken teşhis edilirse hastanın sağlığını korumak o denli kolaylaşır.
“Böbrek tümörü nedir?” hakkında detaylı bilgi vermeden önce “Böbrek nedir ve ne işe yarar?” sorusunun yanıtlanması gerekir.
Böbrek Nedir ve Ne İşe Yarar?
Böbrek; fasulye şeklinde, vücutta iki adet bulunan, sırt kasları ve kaburga kemikleri tarafından korunan, kandaki atık maddeleri ve fazla suyu süzerek idrar meydana getiren, metabolizmanın sağlığı için etkin role sahip olan boşaltım sistemine ait bir organdır.
Böbrek Kanseri Nedir?
Böbrek hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ve kötü huylu böbrek tümörü oluşumu ile kendini gösteren; tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açabilen, ilerleyici ve birçok farklı nedenle ortaya çıkabilen hastalık “böbrek kanseri” olarak tanımlanır. Böbrek kanseri oluşumu böbrekte başlar ve böbrek kanseri teşhisi ile birlikte böbrek kanseri evreleri doğrultusunda tedavi sürecine geçilir.
Böbrek kanseri oldukça sık görülen bir kanser türüdür; dünyada en çok görülen 10 kanser türü arasında yer almaktadır. Böbrek kanseri genellikle 55 yaşının üzerindeki kişilerde görülür ve erkeklerde ortaya çıkma ihtimali kadınlara göre daha fazladır.
Böbrek kanseri genetik yatkınlığa bağlı olarak ya da hayat tarzıyla yakından ilişkili nedenlerle ortaya çıkabilir. Sigara içmek ve fazla kilolu olmak böbrek kanseri riskini ciddi oranda arttırır.
Diğer kanser türlerinden farklı olarak böbrek tümörü belirtileri yavaş yavaş ortaya çıktığı için bu hastalığın teşhisi genellikle erken evrelerde olmamaktadır. Bu nedenle “Böbrek kanseri öldürür mü?” sorusuna maalesef çoğunlukla “evet” yanıtı verilmektedir.
Ancak böbrek kanseri teşhisi konan herkesin hayati risk taşıdığını söylemek de doğru sayılmaz; kişinin hastalığının erken evrelerde teşhis edilmesi ve hastalıktan kurtulmak için alması gereken önlemleri alması böbrek kanseri tedavisi başarısını doğrudan etkiler.
Böbrek Kanseri Belirtileri
Böbrek kanseri en sinsi kanser türleri arasında yer alır. Genellikle erken evrelerinde kişinin fark edebileceği ciddiyette belirtilereneden olmaz. Bu nedenle belirtilerinin hissedilmeye başladığında doktora gidilir ve kanserin vücudun bir kısmına yayıldığı fark edilir.
Böbrek tümörü büyümesine bağlı olarak en sık rastlanan böbrek kanseri belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Böbrek kanseri olan çoğu hastanın idrarında kan görülür.
- Böbrek tümörü büyüdükçe karın bölgesinde şişlik oluşumu gözlenir.
- Böbrek kanseri yayılmaya başladıkça hastada iştahsızlık meydana gelir.
- Böbrek kanserinin en tipik belirtilerinden biri sırt bölgesinde, vücudun sağında ya da solunda kronik ağrı oluşmasıdır.
- Böbrek kanseri hastalarında kilo kaybı olur.
- Soğuk algınlığı ya da enfeksiyon kökenli olmayan yüksek ateş gözlenir.
- Nedeni tespit edilemeyen kansızlık oluşur.
- Bileklerde ve bacaklarda şişlik meydana gelir.
- Aşırı yorgunluk hissedilir.
- Nefes darlığı oluşur.
- Kanlı öksürük ortaya çıkabilir.
- Kemiklerde dahil olmak üzere tüm vücutta ağrı oluşabilir.
Bu belirtilerin bir ya da birkaçını yaşayan kişilerin zaman kaybetmeden muayene olmaları gerekir. Bu belirtiler sadece böbrek kanseri belirtileri değildir. Böbrek kanseri teşhisi konulabilmesi için kişinin hastalık öyküsünün dinlenmesi, fiziksel olarak muayene edilmesi ve belli testlerden geçmesi gerekir.
Böbrek Kanseri Nedenleri
Kötü huylu böbrek tümörü nedenleri net olarak bilinmemektedir. Diğer bir deyişle “Böbrek kanserine neden olan faktör şudur.” denmesi şuan için mümkün değildir. Böbrek kanseri nedenleri olarak bazı risk faktörlerinin mevcut olduğu ise net bir şekilde söylenebilir. Böbrek kanserine yol açtığı düşünülen risk faktörleri şu şekilde özetlenebilir:
Sigara İçmek: Sigara içmek böbrek kanserine neden olan en güçlü risk faktörleri arasındadır. Sigaranın ne kadar çok ve ne kadar süre ile içildiği böbrek kanseri riskini arttırabilir.
Çalışma Koşulları: Yapılan araştırmalar işyerinde maruz kalınan koşulların ve solunan kimyasalların böbrek kanserine yakalanma ihtimalini arttırdığını ortaya koymuştur.
Obezite: Aşırı kilolu olma durumu olarak tanımlanabilen obezite hastalığı vücudun hormon dengesini bozabilir. Yapılan incelemeler obezite hastalığı olan kişilerin böbrek kanserine yakalanma risklerinin arttığını ortaya koymuştur.
Yüksek Tansiyon: Yüksek tansiyon sorunu olan kişilerde böbrek kanseri oluşumunun daha fazla olduğu bilinmektedir. Bazı araştırmalar yüksek tansiyon için kullanılan bazı ilaçların böbrek kanserine yakalanma riskini yükselttiğini ortaya çıkarmıştır. Yine de yüksek tansiyonun mu yüksek tansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçların mı böbrek kanserine yol açtığı hakkında kesin bir bilgi yoktur.
Böbrek Hastalıkları: Böbrek sağlıkları bozuk olan kişilerin; özellikle diyalize girmek zorunda olanların böbrek kanserine yakalanma risklerinin daha fazla olduğu bilinmektedir.
Cinsiyet: Erkekler genellikle kadınlara göre böbrek kanserine daha fazla yakalanırlar. Cinsiyetin risk faktörü olmasının ardındaki temel sebep bilinmese de erkeklerin daha çok sigara içmesinin ve ağır çalışma koşullarına maruz kalmasının kanser oluşumunu tetiklediği düşünülmektedir.
Genetik Faktörler: Bazı insanlar genetik olarak kanser oluşumuna diğerlerine göre daha yatkın olurlar. Ailesinde böbrek kanseri olan kişilerin periyodik aralıklarla sağlık kontrollerine girmesi gerekir. Cowden sendromu, Von Hippel Ilndau sendromu, Tüberküloz ve Birt-Hogg-Dube (BHD) sendromu olan kişilerin böbrek kanseri riskinin fazla olduğu bilinmektedir.
Böbrek Kanseri Evreleri
Böbrek kanserinin gelişimi dört ayrı evrede değerlendirilir. 1. evrede teşhis edilen böbrek kanseri sonrası kişinin hayatta kalma oranı yaklaşık %81’dir.
Böbrek kanseri 2. evrede teşhis edilirse hayatta kalma oranının %74; 3. evrede teşhis edilirse %53 ve 4. evrede teşhis edilirse %8 civarında olduğu düşünülür.
Böbrek kanserinin evreleri tümörün boyutu, lenf bezlerinde olup olmaması ve vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığına göre belirlenir.
Evre: Böbrek kanserinin birinci evresinde tümör böbrek içerisindedir, 7 cm’den küçüktür ve henüz yayılmamıştır. Böbrek kanseri ameliyatı ile tümör tamamen temizlenirse hayatta kalma şansı çok yükselir.
Evre: Tümör 7 cm’den büyüktür ancak hala böbrek içerisindedir. Bu aşamada cerrahi müdahale uygun bir yöntem olarak kabul edilir, böbrek kanseri ameliyatı sonrası kişi sağlığına kavuşabilir.
Evre: Tümör böbrek dışına çıkmaya başlamıştır ancak henüz çevre organlara yayılmamıştır. Bu durumda yine böbrek tümörü tedavisi kapsamında cerrahi yöntemler düşünülebilir, cerrahi operasyonla kişi sağlığına kavuşabilir.
Evre: Bu aşamada kanserli hücreler böbrek dışına, karın boşluğuna, adrenalin bezlerine, akciğerlere, karaciğere, kemiklere ya da beyine kadar ulaşmıştır. Tedavi için cerrahi yöntemlere başvurulamaz. Destekleyici tedavilerle kanserin yayılması engellenebilir. Tedavinin başarı yüzdesi diğer evrelerde uygulananlara göre daha düşüktür.
Böbrek Kanseri Tedavisi
Böbrek kanseri tedavisine geçilmeden önce idrar analizi, kan testleri, USG, bilgisayarlı tomografi, biyopsi, akciğer grafisi, tomografi ve MRI gibi teşhis yöntemlerine başvurulur.
Böbrek kanseri tedavisi elde edilen sonuçlara ve kanserin hangi evrede olduğu doğrultusunda değişiklik gösterebilir. Kişinin genel sağlık durumunu ve hastalığın ilerleme seyrini değerlendiren uzman doktorlar tedavi sürecini netleştirir.
Böbrek Kanserinin Cerrahi Tedavisi
Tedavi yöntemine hastanın yaşı, tümörün büyüklüğü, tümörün yayılıp yayılmadığı ve hastanın genel sağlık durumu neticesinde karar verilir.
Böbrek kanseri vakalarında en yüksek başarı cerrahi tedavi yöntemleri ile alınabilir. Ancak cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanabilmesi için az önce de belirtildiği gibi hastalığın diğer organlara yayılmamış olması gerekir.
Operasyon sırasında böbrek dokusunun tamamı çevresindeki yağlı dokularla birlikte vücut dışına çıkarılırsa bu operasyon Radikal Nefrektomi olarak adlandırılır. Radikal Nefrektomi operasyonlarında böbreğin tamamı alınır.
Hastalık henüz ilk evrelerindeyse, tümör sadece böbrek içinde olduğundan yapılan operasyonda böbrekten tümörün bulunduğu kısım çıkarılır. Tümörün konumlandığı bölüm kısmı çıkarılmalara uygunsa Parsiyel Nefrektomi uygulanabilir.
Bu operasyonlar açık ya da kapalı cerrahi tekniklerle yapılabilir. Hastanın sağlık durumu ve doktorların uzmanlığı doğrultusunda en uygun ameliyat yöntemi seçilir.
Böbrek Kanserinin Cerrahi Olmayan Tedavi Yöntemleri
Tümör boyutunun küçük olduğu hastalarda kanserli hücrelerin dondurulmasına yönelik “Kriyoablasyon” yöntemi uygulanabilir. Cerrahi olmayan diğer bir tedavi yöntemi de küçük tümörlerin ısıtılması veya yakılması için uygulanan “Radyo frekans ablasyon” tekniğidir.
İlerlemiş Böbrek Kanseri Vakalarında Kullanılan Tedavi Yöntemleri
Böbrek kanserinde kemoterapi hastalığın ilerlediği hastalarda uygulanan bir tedavi yöntemi olarak ön plana çıkar. Aynı zamanda hastanın bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi amacıyla immünoterapi tedavisine başlanabilir. Böbrek kanserinin çok ilerlediği durumlarda hormon tedavisi de hastaya verilebilir.
Sonuç olarak; böbrek kanseri tedavileri çeşitlidir. Önemli olan hastanın sağlığına kavuşması için en doğru tedavi yöntemlerinin seçilebilmesidir. Böbrek kanseri tedavisi gören hastaların en büyük endişesi “Böbrek kanseri tekrarlar mı?” ikilemidir.
Böbrek tümörlerinin parsiyel nefrektomi operasyonu sırasında yeterince temizlenememesine bağlı olarak kanser hücrelerinin tekrarlama ihtimali bulunur. Ancak bu ihtimali tüm uzmanlar cerrahi sırasında göz önünde bulundurur ve riskin yüksek olduğu durumlarda hastanın böbreğinin tamamı alınabilir. Aynı zamanda cerrahi operasyonlar sonrası hastanın bağışıklık sistemi güçlendirilerek kanserin tekrarlama ihtimali azaltılmaya çalışılır.
0 Comments