Yaşar Kemal; Roman, senaryo ve öykü yazarı. İnce Memed adlı romanı yaklaşık olarak kırk dile çevrilmiş ve yayınlanmış ve Kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazla olan tanınmış bir romancımızdır
Yaşar Kemal’in asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir. Aslen Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Günseli) köyünden gelen bir ailenin çocuğudur. Ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden bu köyden göç etmiş, ailesi Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite ( Gökçedam) köyüne yerleşmiştir. Bu yüzden yazar Kadirli- Osmaniye ve Hemite köyü doğumludur. Yaşar Kemal1926’da doğmuş ama doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak gösterilmiştir. O yıllarda ailesinin doğum yılını geç gösterme alışkanlığı bulunduğundan asıl doğum tarihinin 1923 yılı olması akla yatkın gelmektedir.
Yaşar Kemal’in annesi Nigâr Hanım babası ise Kürt asıllı Sadık Efendi’dir. Sadık Efendi aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü’ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya gelmiş ve Yaşar Kemal’in anlatımına göre daha sonra Çukurova’ya göçerek Hemite köyüne yerleşmiştir. Babası Ailesini de alarak, Birinci Dünya Savaşı’nda Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşmiş yazar daha beş yaşındayken, babasının bir kan davası nedeni ile camide öldürülüşüne tanık olmuştur. Bir Türkmen köyünde yaşayan tek bir Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe konuşurken, köyün içinde ise Türkçe konuşarak büyümüş, bir kaza sonucu sağ gözünü kaybetmiştir.
Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk eder. Babasız yetim ve fakir bir çocuk olan Yaşar Kemal çalışmak zorundadır. Bu yüzden Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği’nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele’de ırgatbaşılığı, daha sonra Kadirli’nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaparak hayatını kazanmak zorunda kalmıştır. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli Sanatçı ve yazarlarla ilişki kurmaya başlamış bu sayede 17 yaşında iken siyasi nedenlerle ilk kez hapishaneler ile tanışmış olur.

Fakat solcu çevreler ve yazarlar ile olan ilişkisi nedeni ile edebiyata heves duymaya başlar. İlk şiirleri Şiirleri, Ülkü 1942- Kovan1943, Millet 1943, Beşpınar 1943 yıllarında yayınlanır. Devrin tanınmış solcu yazarlarının telkinleri ile 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımlar. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalışmaya başlar. 1948’de Kadirli’ye geri dönerek bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yapmıştır. 1950’de 142. maddeye aykırı davranmak, Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanarak Kozan cezaevinde yatmış,1951’de salıverildikten sonra tekrar İstanbul’a dönmüştür. 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışmaya başlamıştır. Bu yıllarda yaptığı bir röportajı olan “Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün”, Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada Özel Başarı Armağanı’nı almaya hak kazanır.
Yaşar Kemal, 1952 yılında Tilda adında bir İspanyol göçmeniyle evlenir Eşi Tilda’nın 2001 yılındaki ölümüne kadar onunla evli kalacaktır. Eşi Tilda ile olan evliliğinden. Raşit Gökçeli adında bir oğlu dünyaya gelmiştir.
1952’de ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak’, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’ tefrika olarak yayımlanır. 1951 yılında başladığı Cumhuriyet Gazetesindeki işini 1963 yılına kadar sürdürecektir. 1950li yıllarda edebi hayatında önemli gelişmeler olmuş, öyküleri “Dükkancı”, “Bebek”, “Memet ile Memet”, “Sarı Sıcak” yayınlanmıştır. “İnce Memed” adlı romanı Varlık Roman Armağanı’nı kazanmış ünü bir kat daha da artmıştır.
1962’de Türkiye İşçi Partisi’ne girmiş bu partide genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. TİP te sekiz yıl süre ile yöneticilik yapan Yaşar Kemal 1987’deki bir söyleşisinde Türkiye’de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtebilecek kadar cesur bir politikacı olabilmiştir.
İnce Memed’in gördüğü alaka nedeni ile kendini tamamen romancılığa vermeye başlamış ama yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğramaya başlar.
1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer almış ve yazılarını bu dergide çıkarmaya başlamıştır. Sol çevrelerin etkili yayınlarından biri olan bu dergideki yazıları yüzünden mahkemelik olur ve bu derginin eklerinden biri yüzünden 18 ay hapse mahkûm edilmiş ancak karar Yargıtay tarafından bozulmuştur. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlenir ve 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı olur.
1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanmışa ama bu davadan aklanmayı başarmıştır. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de bu cezası ertelenir.
2001 yılında eşi Tilda ölünce 1 Ağustos 2002 tarihinde Ayşe Semiha Baban ile evlenir.
Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir.
Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi almıştır.
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Yaşar Kemal, romanlarında Anadolu’yu özellikle Çukurova’yı anlatmıştır. Anadolu in-sanının hayatını destansı (epik) bir üslupla anlatmıştır. Köylülerin yaşantısını, çektikleri sıkıntıları anlatmada çok başarılı olmuştur. Haksızlığa karşı dağa çıkan bir gencin öyküsünü anlattığı dört ciltlik İnce Memed romanı ile tanınmıştır. Kendine özgü şiirsel bir anlatımı olan yazar, doğa betimlemelerinde çok başarılıdır. Söz dağarcığı çok zengindir; deyimlere ve yerel söyleyişlere yer veren bir romancıdır. Tarımda sanayileşme ile birlikte köylünün yaşadığı sorunlar, ağaların sömürüsü, ayakta kalmak için direnen köylüler romanlarında ele aldığı başlıca temalardır.
Toroslardan kalkıp Çukurova’ya pamuk ırgatlığına gelenlerin dertleri, çeltik tarlalarıyla zengin olan ağalar, hastalıktan kırılan, ölen köylüler, düzene ve ağalara başkaldıran yoksul köylüler, işlemeyi sevdiği başlıca konulardır. Edebiyat eleştirmeni Fethi Naci, “Yaşar Kemal’in Romancılığı” adlı eserinde bu gerçekçiliği şöyle anlatır; “Romancılarımız, Türk köylüsünü ya idealize etmişlerdir, ya köylülerin kimi davranışlarını, düşüncelerini saklamışlar, kentlilere karşı ‘kol kırılır yen içine’ havasına girmişlerdir; ya da köylülere ‘büyük mal’ diye, ‘kavat’ diye bakmışlardır. Bir Yaşar Kemal vardır romanımızda köylüleri ‘olduğun gibi gösteren’; Yaşar Kemal, yaşantısına ve tanıklığına bağlı kalmış, gerçeklikten sapmamıştır. Bunun içindir ki Türk köylüsünü ‘olduğu gibi’ tanımak için tek kaynak, Yaşar Kemal’in romanlarıdır.”
Yaşar Kemal”in Adana’da sürgünde bulunan Abidin Dino ve Arif Dino ile tanışması, gerek edebi alanda gerekse düşünce alanında geniş bir ufka açılım yapmasını sağlamıştır. Abidin Dino’ ile olan dostlukları Abidin Dino’nun 1993 yılında ölümüne kadar devam edecektir. Abidin Dino, Yaşar Kemal’in birçok kitabı için resimler de çizmişti. Yaşar Kemal’in Edebiyat dünyasında, ayrılmadığı bir başka dostu da Orhan Kemal’dir. Nazım Hikmet kitapları okumaktan cezaevine düşen, bir Nazım hayranıdır.
İlk öykü kitabı Sarı Sıcak’ta da yer alan “Bebek öyküsü” ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet Gazetesinde tefrika edilmiş bu eserleri ile edebiyatımızda tanınmış bir yazar olarak dikkat çekmeye başlamıştır.
Yaşar Kemal, 1953 – 1954 yıllarında Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika edilen, “İnce Memed”de, Çukurova’nın yoksul köylüleri için ağalara karşı çıkan ve toprağı için direnen bir kahramanı destanlaştırır. Çukurova’daki çeltik ağalarına karşı mücadele eden köylünün yanında yer alan idealist kaymakamın trajik öyküsünü “Teneke”de anlatır. “Ortadirek”te ise Toroslar’dan Çukurova’ya ırgatlık yapmaya gelen köylülerin zorlu yolculukları anlatılmıştır. “Yer Demir Gök Bakır”da hiçbir umudu, düşüncesi olmayan çaresiz insanların, bir mit yaratarak ona tutunmalarını anlatır.
“Demirciler Çarşısı Cinayeti” ve “Yusufçuk Yusuf”ta ise Çukurova’daki toplumsal yapının değişimini konu edinir. 20 yıl boyunca sadece yaşadığı toprakları yazan Yaşar Kemal, 70’li yıllardan itibaren deniz insanlarının öykülerine de yer vermeye başlar. “Al Gözüm Seyreyle Salih”te, Karadeniz’in ufak bir kasabasında, bir çocuğun gözünden bakar toplumsal gelişmelere, “Deniz Küstü”de ise bin bir hayallerle Anadolu’dan İstanbul’a gelenlerin öyküsünü anlatır. Son yıllarda ise “Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana”, “Karıncanın Su İçtiği” ve “Tanyeri Horozları” adlı romanlarında farklı bir tutum izlemektedir.
Yıllar boyu derlediği Anadolu’nun masal ve efsanelerini iç içe geçirerek, halk öyküleri de anlatır bizlere Yaşar Kemal. Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik söylencelerini “Üç Anadolu Efsanesi” ile çıkarır karşımıza. “Hak yadigârıdır, verilmez” diyerek, gelenekleri için Mahmut Han’a savaş açan Ahmet ile Gülbahar’ın hikâyesini ise “Ağrı Dağı Efsanesi”nde anlatır. Yörük geleneğinin yok oluşunu da “Binboğalar Efsanesi”nde gözler önüne serer.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu’nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında “yaşlı halk şairleriyle çakıştığını” anımsadığını belirtmiştir. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı “berbat” çalmaktadır. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirmiştir.
“Benim saz çalamamamın sebebi var, anam âşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Âşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum.” Yaşar Kemal’in anılarında da yer aldığı gibi yazar ilk önce şiirle başlamış daha sonra derlemelere girişmiş, gazetelerde röportajlar yazmış, en sonunda da romancılıkta karar kılmıştır.
Yaşar Kemal Fethi Naci ile yaptığı bir söyleşide kendi romancılığı hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur. “Anadolu kültürü çok zengin bir medeniyet. Türküleri, ağıtları, masalları, tekerlemeleri var. Ben gençliğimde bir folklor meraklısıydım. Bir destan anlatıcısıydım. Sözlü edebiyatta bile her kişilik, yani şair, anlatıcı, kendisine başka yeni bir dil yaratmıştır. Gelenekten kurtulmak ne kadar zorsa da kişilikler bir destan, bir şiir, bir ağıt dili yaratmaktan kendilerini kurtaramamışlardır. Ben bunun geçliğimde tam bilincine vardım diyemezsem de kokusunu aldım diyebilirim. Veyselle Karacaoğlan, Pir Sultan Abdalla Dadaloğlu kendilerine has bir şiir dili yaratmışlardı. O geleneksel halk şiirinin kırılmaz anlatımını, sesini kırmışlardı. Her destan anlatıcısı da bölgesinin damgasıyla birlikte anlattığı destana, masala, tekerlemeye kendi damgasını vuruyordu. Sonraları, farkına vardığım bu başkalıklar, kişilikler, anlatımlar üstünde çalıştım, bilinçlendim.
Romana başladığım zaman artık hazırdım. Gençliğimden de biliyordum. Ustam Güdümen Ahmet, Küçük Memet, Murtaza gibi anlatamıyordum Köroğlunu. Bende hikaye, başını alıp benim gönlümce başka yerlere gidiyordu. Öğrendiklerimi tıpı tıpına anlatmak hoşuma gitmiyor, bana yavan geliyordu boyuna yinelemek. Beni dinleyenler de benimle birlikte yaratıyorlardı sanki. İnsan hikayeyi anlatırken onların bakışlarından, kıpırdanışlarından, onayladıklarından, onaylamadıklarından anlatımına, yaratımına yön veriyordu.”
Yaşar Kemal, edebiyata şiir ile başlamış daha sonra folklor derlemeleri yaparak Çukurova ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınlanmıştır. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye’yi yayınlar. Bu öyküyü Kayseri’de askerlik yaparken yazmıştır. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950’lerde yayımlanan eserleri arasındadır.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başlamış, 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak’ta da yer alan Bebek öyküsü ile İnce Memed Cumhuriyet Gazetesinde tefrika edilmiştir. Romanı yazma nedeni eşkıya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtmiştir.
Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkıyalığın içinde geçtiğini, dayısının “en büyük” eşkıyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936’lara kadar beş yüze yakın eşkıya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı’nda Kadiri’yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söylemiştir. Remzi Bey’in anlattıklarından yola çıkarak İnce Memed hikâyesini yazmış “Çakırdikeni” diye yer alan diken hikâyesini de Remzi Bey’den dinlemiştir.
Eserleri
Öykü
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.
Roman
İnce Memed, I. Cilt, İst., 1955
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
İnce Memed, II. Cilt, İst., 1969
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
İnce Memed, III. Cilt, İst., 1984
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
İnce Memed, IV. Cilt, 1987
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam, 2002.
Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, İst.:YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş 2013
Çocuk Romanı
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977
Çeviri
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977
Röportaj
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974.
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Deneme-Derleme
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (Halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar – Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: Yapı Kredi, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995.
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
Destansı roman
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
Şiir
Bugünlere Bahar İndi,İst Yapı Kredi Yayınları, 11 ekim 2010
0 Comments